İçindekiler
Samos, bir diğer adı ile Sisam ya da Susam Adası olarak da biliniyor. Yunan Adaları arasında, en sakin ve huzurlu olanlardan diyebiliriz. Ege sularında, Dilek Yarımadası’nın karşı komşusu Samos. Dilek Yarımadası Aydın’ın Kuşadası ilçesinde bulunuyor. Dilek Yarımadası ve Samos arasındaki mesafe oldukça yakın, yaklaşık 2 km. Tarih sayfasına baktığımızda, Samos Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’nden aldığı son ada olarak da bilinir. Samos, geçmişte kurulan on iki İyon kolonisinden biri ve aynı zamanda Yunanistan adalar sıralamasında büyüklük açısından sekizinci sırada yer alıyor. Yaklaşık 478.000 kilometrekare yüz ölçüme sahip. Samos adasının başkenti Vathi’dir. Sahip olduğu dört belediye; Vathi, Marathokampos, Pythagorion ve Karlovasi’dir.
Samos’un ilk kurulum yıllarına dair geçerli bir bilgi bulunmasa da yapılan araştırmalarda 3000 yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülüyor. Hakkında bilinen en önemli ayrıntılardan biri; Antik Çağ döneminde önemli bir kültür merkezi olması. Ayrıca Yunan Mitolojisi’nde Zeus’un ablası ve eşi olan Tanrıça Hera’nın da doğum yeridir.
Tanrıça Hera Roma’da Juno olarak bilinir. Eski inanca göre Hera, evliliklerin ve doğum esnasında kadınların koruyucusudur. Mitolojide Afrodit’ten sonra en güzel tanrıça olarak anlatılır, aynı zamanda en güçlü ve en cesur tanrıça olarak bilinir. Ona aşık olan erkekleri mütemadiyen reddederek kendini Zeus’a sunmuş. Esasında, Zeus ve Hera’nın evlilik yolu, Zeus’un küçük bir kuş kılığına girmesi ile başlamış. Soğuk bir kış günü Hera’nın yanına gitmiş ve Hera titreyen bu kuşun haline üzülüp onu sıcacık koynuna almış.. Zeus bir anda gerçek formuna geri dönüş ve Hera’ya sahip olmak istemiş. Hera elbette bunu kabul etmemiş ancak Zeus’u durduramayacağını anlayınca, evlilik şartı ile bu ilişkiyi kabul etmiş. Zambak, nar, aslan, akrep, inek ve tavus kuşu Hera’yı simgeler. Hera simgelerinin yer aldığı tasvirlerde genellikle bir tahtta oturur ve elinde bir nar tutar.
Güçlü, vakur ve haşmetlidir. Bu özelliklerinin yanında oldukça kinci ve kıskanç bir tanrıçaymış ve ne kötü ki mütemadiyen Zeus’un çapkınlıkları ile mücadele etmek zorunda kalmış. Zeus’la ilişkisi olduğu ayan beyan bilinen Maia’ya neler yapmış neler… Lamia’yı bir canavarı çevirmiş, Alkmene’nin doğumunu geciktirmiş, Semele’yi sürgün etmiş, Leto’yu süründürmüş, İo’ya at sineklerini musallat etmiş. Callisyo’yu ise bir ayıya çevirmiş. Bunları yaparken Zeus’u da boş bırakmamış tabi, onu her aldattığında cezalandırmış.
Hera’nın hikâyesini de öğrendikten sonra, artık Samos’a doğru yola çıkabiliriz. Samos’a ulaşmanın en kolay yolu Kuşadası’na gelip feribot kullanmak. Yaklaşık 90 dakikalık bir yolculuktan sonra, Samos’a ayak basabilirsiniz. Ayrıca Nisan ayından itibaren Seferihisar’dan yapılan feribot seferleri ile Karlovasi’ye de giriş yapabilirsiniz. Karlovasi Samos’un en büyük ikinci şehri olarak bilinir. Sığacık – Karlovasi arası yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk süresi mevcut. Atina ve Selanik üzerinden düzenli uçak seferleri de bulunuyor, direkt olarak Samos Havalimanı’na.
Samos da diğer Yunan adaları gibi, yazın daha keyifli olan yerlerden. Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları bu adayı ziyaret etmek için en ideal zaman. Bu üç aylık dönemde ada oldukça hareketli. Mağazalar, restoranlar, oteller, eğlence mekânları yaz aylarında aktif durumdalar. Bunun dışında kalan bahar aylarında, çok fazla alternatif bulamayabilirsiniz. Kış mevsimi, zaten Yunan Adaları’nı gezmek için çok doğru bir zaman değil.
Samos’dan bunları yapmadan dönmeyin
- Vahdi limanında bir kordon yürüyüşü yapın ve Pythagoras (Aslan) Meydanı’nda yer alan aslan heykelinin önünde bir fotoğraf çektirin. Meydan çevresindeki kafelerde soluklanın ve adaya özel tatlı şarabı deneyin.
- Eski Vahdi sokaklarında kaybolun.
- Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret edin.
- Panagia Spiliani Manastırı’nı ziyaret edin.
- Moni Vronta Manastırı’nı ziyaret edin.
- Agia Zoni Manastırı’nı ziyaret edin.
- Aya Nikola Kilisesi’ni gezin.
- Metamorphosis Kilisesi’ni ziyaret edin.
- Karlovasi Köyü’ne gidin. Bu sakin ve sevimli köyde birkaç saat geçirin.
- Potami Şelalesi’ne gidip cırcır böceklerinin sesini dinleyin, kendinizi doğanın kucağına bırakın. Keyifli bir yürüyüşün ardından kanyonun serin sularına teslim olun.
- Pisagor’un M.Ö 5. yüzyılda yaşadığı Pythagorion Köyü ve Antik Kenti’ni ziyaret edin. Köydeki Pythagoras Heykeli de Pisagor’un anısına yaptırılmış. Sevdiklerinize bir tatil anısı götürmek isterseniz mutlaka Dikea Kupa ( Pisagor’un Adalet Kupası ) alın. Kupanın detayları için; https://bit.ly/3dHRohi
- Pisagor Mağarası’nı mutlaka görün.
- Tanrıça Hera’ya adanan büyük mabet Sisam Heraionu’nu gezin.
- Herodotos’un dünyanın 8. harikası olarak anlattığı Eupalinos Tüneli’ni ziyaret edin.
- Gidiş yolu zorlu olsa dahi Mikro Seitani plajına gidin ve bu küçük cennet parçasında yüzmenin keyfini çıkarın.
- Samos’un en güzel koylarından birinde olan Lemonakie plajında yüzün.
- Tsamadou plajına gitmeyi ihmal etmeyin. Küçük bir dipnot; burada 3 ayrı plaj bulunuyor ve en sağdaki çıplaklar plajı.
- El emeği ürünleri ile ünlenmiş Manolates Köyü’nü gezin. Köyün tepesine çıkaran manzaranın keyfini çıkarın.
- Samos’dan karides yemeden dönmeyin, burada bunu gerçekten çok iyi yapıyorlar. Biraz sarımsak, zeytinyağı, kaya tuzu, deniz suyu ve beyaz şarapla sotelenen karidesler inanılmaz lezzetli.
- Vakakis Şaraphanesi’ni ziyaret edin. Buradaki turlara katılarak nefis şarapların tadımına katılın.
- Samos Şarap Müzesi’ni ziyaret edin.
- Bizans Müzesi’ni gezin.
- Ege’nin ikinci en yüksek zirvesine sahip olan Kerkis Dağı’na gidin. Burada ATV turu da yapabilirsiniz.
Samos Adası’nda Gezilecek Yerler
Pythagorion
Pythagorion 1955 yılına kadar Tigani ismiyle anılmış, 1955 yılına gelindiğinde ünlü matematikçi ve filozof Pisagor’u onurlandırmak için ismi Pythagorion olarak değiştirilmiş. Tarihi ve doğal güzellikleri ile, Samos’da gezilecek en güzel yerlerden biri olduğu aşikâr. Burası aynı zamanda, Akdeniz’deki insan yapımı ilk liman olma özelliğine de sahip. Polykrates zamanında yapılmış. Polykrates kültür ve edebiyatı desteklemiş, bir kütüphane kurmuş aynı zamanda. Hatta Polykrates’in bu başarıları, Amasis’in ( Mısır Firavunu ) dikkatini çekmiş ve ona bir mektup göndermiş. O mektupta şöyle yazıyormuş; ‘’Senin bir dostun olarak başarılarını öğrenmek tatlı bir şeydir ama bu büyük mutluluğun hoşuma gitmiyor, zira tanrıları çok iyi tanırım ve ne kadar kıskanç olduklarını bilirim. Kendim ve sevdiklerim için aralıksız bir mutluluktansa, bir başarılar ve başarısızlıklar karışımını yeğlerim ve insan ömrünün böyle nöbetleşe bir talihle sona ermesini dilerim. Çünkü girdiği her işten başarıyla çıkan bir kimsenin talihi zamanla ters döner, sonu fena olur; ben şimdiye dek, bunun başka türlüsünü duymadım. Onun için sen de bana inanırsan, başarılarının karşısında şöyle yap: senin için en yüksek değerde olan ve kaybetmekten en çok üzüleceğin şey nedir, bunu seç ve uzaklara at, o kadar uzağa at ki, bir daha kimsenin gözüne gözükmesin. Ondan sonra talih dönmediği ve sana yar olduğu sürece hep bu dediğim şeyi yap ve kendini kurtar.”
Polykrates Amasis’in bu mektubu karşısında oldukça şaşırır, huzursuz olur ve uzun uzun düşünür. Hazinesini karıştırır, en çok neyi kaybetse üzüleceğini bulmaya çalışır. Ondan sonra aklına, parmağından hiç çıkarmadığı yüzüğü gelir. Bu yüzük, altın bir çerçeve içerisinde zümrüt taşıyan ve aynı zamanda bir mühür olan bir yüzüktür. Sonunda, bu kıymetli yüzüğü gözden çıkarmaya karar verir ve gemisiyle denize açılır. Gemide bulunan herkesin gözü önünde, yüzüğünü denize atar. Ondan sonra da sarayına geri döner.
Bu olayın üzerinden birkaç gün geçtikten sonra bir balıkçı, oldukça güzel bir balık tutar. Şükranlarını sunmak için bunu Polykrates’e sunmaya karar verir. Aşçılar balığı temizleyip pişirmek üzere hazırlarken, içinden ne çıksın? Polykrates’in yüzüğü! Şans, bir kez daha onun yakasına yapışmış ve bırakmamıştır. Oturup Amasis’e bir mektup yazar ve olanları anlatır. Bu olaydan sonra da, bir insanın iyi ya da kötü kaderinden kurturlmasının kimsenin harcı olmadığını anlar.
Evet, mitolojiden biraz sıyrılıp tekrar Pythagorion’a dönelim. Burası Akdeniz’in ilk insan yapımı limanı olarak biliniyor. 1824 yılında Türk donanmalarından korunmak için yapılan Lykurgos Kalesi de burada bulunuyor. Kale günümüze kadar sağlam gelememiş ne yazık ki. Surları ve içerisindeki bazı bölümleri yıkılmış ancak virane halde değil, ziyarete açık. İçerisinde ayrıca bir de müze bulunuyor. Pythagorion aynı zamanda UNESCO’nun dünya mirası listesinde de yer alıyor. Burada keyifli sahil yürüyüşleri yapabilir, Samos’a özgü restoran ve kafelerde zaman geçirebilirsiniz.
Samos Plajları
Lemonakie Plajı
Burası Samos’un güzel plajları arasında en sevilenlerden. Ufak bir koy, turkuaz rengi suyu ve güzelliği ile çekiyor insanları. Lemonakie Beach’de yalnızca bir tesis var, ihtiyaçlarınızı bu tesisten giderebiliyorsunuz.
Tsamadou Plajı
Burası Lemonakie’den biraz daha büyük, içerisinde birkaç farklı işletmenin bulunduğu bir plaj. Deniz keyfinden sonra buradaki işletmelerden birinde oturup leziz yemekler yiyebilirsiniz.
Kokkari Plajı
Kokkari’nin Tsamadou ve Lemonakie’den bir farkı buranın aynı zamanda bir yerleşim yeri olması. Hâl böyle olunca da, plajın yanı sıra alternatif oteller ve restoranlara da ev sahipliği yapıyor. Yani, yalnızca gündüzleri değil geceleri için de listenize eklemeniz gereken yerlerden biri. Liman tarafındaki restoranlardan birini seçerseniz şahane bir deniz manzarası eşliğinde keyifli bir akşam yemeği yiyebilirsiniz.
Megalo Seitani Plajı
Samos’un en güzel plajlarından biri Megalo Seitani. Derin suları ve kalın kumu ile oldukça keyifli. Ayrıca Monachus fok balıklarının da uğrak yerlerinden biri, bu yüzden ekolojik park olarak da tanınıyor. Bu sebeple içerisinde bir tesis de bulunmuyor, hazırlıklı gitmenizde fayda var. Potami’den 3 km’lik bir parkuru yürüdükten sonra ulaşabilir ya da Karlovasi limanından kalkan küçük teknelerle de geçebilirsiniz.
Mikro Seitani Plajı
Samos’un kuzey kıyılarında bulunuyor. Yine Megalo Seitani gibi derin sulara sahip, ayrıca çakıl taşlarına da. Oldukça küçük ama keyifli bir plaj. Tesis bulunmuyor, yine yeme-içme ihtiyaçları için hazırlıklı gitmeniz gerek.
Svala ( Tsarli ) Plajı
Agios Konstantinos köyüne yakın, derin suları olan ve çakış taşlı bir plaj. Şezlong ve şemsiye hizmeti alabileceğiniz işletmeler mevcut. Ayrıca yeme-içme alternatifleri de bulunuyor.
Livadaki Plajı
Burası Samos’un en kuytu plajlarından biri, zamanla internet sayesinde tanınsa da bir zamanlar taksiciler bile bilmiyordu. Berrak suyu, çakıl taşları ile ufak bir plaj. Aynı zamanda sahil kıyısında bulunan tavernalar da gece eğlencesi için size bir alternatif olabilir. Taverna dediğimde, Türkiye’deki tabak kırma eğlencesi gelmesin aklınıza, aslında onlar restoranları taverna olarak adlandırıyor genelde. Yunan müzikleri eşlik ediyor yemeğinize.
Psili Ammos Plajı
Samos’un güney kısmında, sakin suları ile en sevilen plajlardan biri Psili Ammos. Rüzgâr almadığı için oldukça fazla tercih ediliyor. Özellikle çocuklu aileler için çok uygun. Taksi, otobüs ya da özel araçla rahatlıkla ulaşabileceğiniz bir noktada bulunuyor.
Plaj keyfini tamamladığımıza göre, gezilecek diğer yerlere bakabiliriz.
Pisagor ( Pythagoras ) Mağarası
Bu mağara, Samos’un batı kısmında, Kerkis Dağı’nın eteklerinde bulunuyor. Kerkis Dağı Ege’nin en yüksek dağı olma özelliğine sahip. Bir efsanesi de var elbette, anlatılana göre; Pisagor Poliktaris’ten kaçarken buraya sığınmış. Poliktaris Samos’un en zalimi olarak anılıyor, Pisagor onun siyasi ve dini çatışmalarına direnerek karşı çıkmış, sonrasında da tutuklanmamak için bu mağaraya sığınmış. Mağaranın hemen üst tarafında, Aziz Paul Latrinos tarafından yaptırılan küçük bir şapel de bulunuyor. Aziz Paul, kendini din işlerine adamış ve bu şapeli Meryem Ana’ya ithafen yaptırılmış. Pisagor Mağarası’na Marathokabos’tan rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Marathokabos Samos’un güney batısında bulunan bir yerleşim yeri. Burada Pisagor mağarası tabelasını gördükten sonra, aracınızla 3-4 km kadar toprak yoldan gitmeniz gerekiyor. Araç yolculuğundan sonra yaklaşık 300 metrelik ufak bir tırmanışın ardından Pisagor mağarası ve şapele ulaşmış olacaksınız.
Meryem Ana Mağarası Manastırı
Bu manastır Panagia Spiliani olarak biliniyor. Tıpkı Pisagor mağarası gibi Kerkis Dağı’nda bulunuyor, kuzeybatısında ve denizden 950 metre yüksekte. Hemen yanında da Kutsal Ruh mağarası yer alıyor. Meryem Ana Mağarası Manastırı, 1586 yılında Hagios Georgios’ ( Aya Yorgi ) ithaf edilmiş. Mağaranın içinde kutsal su ve Meryem Ana’ya ithaf edilmiş küçük bir kilise bulunuyor. Turistik ziyaretlerin dışında, çocuk sahibi olamayan kadınların da sıkça ziyaret ettiği bir yer burası. Mum yakıp, dua ediyorlar ve sonrasında Meryem Ana’nın vesilesi ile çocuk sahibi olacaklarına inanıyorlar. Meryem Ana ve Kutsal Ruh mağaraları ne yazık ki harabe halinde, ancak yine de ziyaret edilebilir kalıntılar mevcut.
Eupalinos Kemeri
Burası Samos’taki tarih gezinize eklemeniz gereken yerlerden biri, bir yer altı su kemeri. Yaklaşık 1 km uzunluğunda ve 1.75 km çapında. Dolayısıyla, oldukça büyük bir su kemeri. Kastro Dağı’nın kuzeyinden başlıyor ve güneye kadar devam ediyor. Eupalinos Kemeri’nin kazılarına iki ayrı uçtan başlanmış ve orta noktada birleşilmiş. Antik Çağ’ın en etkileyici eserlerinden biri olarak yer alıyor listelerde, 6. YY’da Eupalinos tarafından inşa edildiği biliniyor.
Hera Tapınağı
Yazının girişinde size Hera’dan bahsetmiştim. Zeus’un karısı ve kız kardeşi olan Hera’dan. Bu tapınak Pythagorion’un şehir merkezine yaklaşık 6 km mesafede bulunuyor. Günümüzde tapınaktan yalnızca tek bir sütun kalmış durumda, tıpkı Artemis Tapınağı gibi ancak sağlamken Herodot (Halikarnasoslu ünlü tarihçi) burayı Yunanistan’ın en etkileyici ve büyük tapınağı olarak tanımlamış.
Hera Tapınağı iyon tarzında inşa edilmiş ve yapıldığında 115 tane dev sütundan oluşuyormuş. Günümüze kadar yalnızca bir tanesinin ulaşmış olması oldukça üzücü. Efes’teki Artemis Tapınağı’ndan sonra, o dönemde yapılan en büyük iyon tapınağıymış. Son şeklini Tiran Polykratis zamanında almış olsa da, hiç bir zaman tamamlanmamış. 30 yıl süren Pers savaşı süresince büyük bir kısmı yıkılmış. Tapınağa giden İera Odos yani Kutsal Yol boyunca yapılan kazı ve araştırmalarda, muhteşem heykeller bulunmuş. Bu heykelleri Samos Arkeoloji Müzesi’nde görebileceksiniz. Bulunan heykeller arasında en ünlüsü, devasa Kuros heykeli. Ayakta Duran Erkek heykeli olarak da bilinir. Hera Tapınağı’nın çevresinde çok sayıda antik alan ve küçük tapınak da yer alıyor. Burası da UNESCO’nun Dünya Mirasları listesinde yer alıyor.
Samos Arkeoloji Müzesi
Bu müze Samos şehir merkezinde bulunuyor ve iki binadan oluşuyor. İlk bina 1922 yılında inşa edilmiş Paschaleio Archaiofylakeion bir zamanlar Samos Prensi’nin de ikâmet ettiği bina. Evin karşısındaki ikinci bina, arkeoloji müzesine ek olarak yapılmış bir müze binası. Müzede Hera Tapınağı’nda yapılan kazılarda çıkarılan heykel ve kalıntıların dışında, Seramik, fildişi, bronz, çömlek ve el sanatları eserleri de sergileniyor.
Manolates Köyü
Samos’un Seferihisar’a bakan kuzey kısmında yer alan, muhteşem bir dağ köyü Manolates. Ayrıca Samos’un en güzel köylerinden biri. Çınar ağaçlarıyla kaplı dik ve dar yollardan geçerek ulaşıyorsunuz bu güzel köye, bu yüzden bir araca ihtiyacınız var. Tipik Samos köyleri gibi, taş evler, taş merdivenler ve dar sokakları var. Her bir sokağın sonunda sizi çiçek açmış evler kucaklıyor. Doğa yürüyüşü için de tercih edilen yerlerden biri. Üzüm bağlarını ziyaret edip misket üzümlerinin tadına varabilir, dağlardan gelen buz gibi sularından içebilirsiniz.
Vathi
Biraz geride bahsettiğim Samos plajlarının bir çoğu burada bulunuyor. Turistler için gözde bir yer Vathi, aynı zamanda Samos’un en önemli liman kentlerinden biri. Vathi’de hem eski hem de yeni binaları görmeniz mümkün, oldukça yoğun bir yerleşim yeri. En canlı yeri ise; Limin Vatheos. Burası Kato Vahti olarak da biliniyor. Samos’un turistik ve tarihi açıdan önemli bir çok yeri Vathi’de bulunuyor.
Samos’te Ne Yenir?
Yunan adalarındasınız ve bunu söylediğimizde akla ilk gelenlerden biri, elbette nefis Ege mezeleri ve deniz ürünleri. Samos’a geldiğinizde güneşte kurutulmuş ahtapot denemeyi unutmayın. Masanızda Greek Salad’a mutlaka yer verin ve Samos’a özgü bir nohut köftesi olan revitokeftes’i denemeyi unutmayın. Yine özel bir lezzet olan kurutulmuş ringa balığını da denemelisiniz. Eğer saganaki severlerdenseniz mutlaka kızartma olarak belirtin çünkü Samos’un bazı bölgelerinde bunu güveçte yaparlar. Ancak galeta ununa bulanıp kızartılmış saganakinin de tadı bir başkadır.